On Beşinci Söz: Revizyonlar arasındaki fark
| (Aynı kullanıcının aradaki diğer 8 değişikliği gösterilmiyor) | |||
| 5. satır: | 5. satır: | ||
''Bu risaleyi okumak için [[Risale:15. Söz|On Beşinci Söz okuma sayfasına]] ve Kur'an hattı ile okumak için [[Risale:15._Söz_(Kur%27an_Hattı)|On Beşinci Söz (Kur'an Hattı) sayfasına]] gidin'' | ''Bu risaleyi okumak için [[Risale:15. Söz|On Beşinci Söz okuma sayfasına]] ve Kur'an hattı ile okumak için [[Risale:15._Söz_(Kur%27an_Hattı)|On Beşinci Söz (Kur'an Hattı) sayfasına]] gidin'' | ||
'''On Beşinci Söz''' Bediüzzaman'ın 1 Mart 1927 tarihinden itibaren zorunlu ikamete tabi tutulduğu Barla'da telif ettiği | '''On Beşinci Söz''' Bediüzzaman'ın 1 Mart 1927 tarihinden itibaren zorunlu ikamete tabi tutulduğu Barla'da telif ettiği eserlerdendir ve Sözler kitabının 15. risalesidir. Mülk suresinin "Andolsun ki biz, (dünyaya) en yakın olan göğü kandillerle donattık. Bunları şeytanlara atış taneleri yaptık ve onlara alevli ateş azabını hazırladık." mealindeki [[Mülk 5|5. ayetini]] ve melekler ile şeytanların mübarezeleri hakkındaki ayetleri tefsir ederek gökyüzündeki yıldız kaymalarının, Kur'an inmeye başlayınca vahye şüphe gelmemesi için şeytan ve cinlerin semaya yani gaybi haberlere kulak hırsızlığından menedilmelerine alâmet ve işaret olduğunu ders verir ve uzay bilimleriyle zihni darlaşan ve aklı gözüne inenlerin anlamakta zorlandığı bu hakikatı yedi basamak ile izah eder. Sözler'de 15. Söz'ün arkasında Kur'an'ın insan sözü olmayıp Allah kelamı olduğuna ve Hz. Muhammed'in (asm) Allah’ın Resulü olduğuna dair şeytanın şüphelerini dağıtan bir ders bulunur. | ||
Not: Sözler'de bu risalenin sonuna ilave edilen 26. Mektubun 1. Mebhası ile ilgili tüm bilgiler için [[Yirmi Altıncı Mektup]] sayfasına bakılabilir. | Not: Sözler'de bu risalenin sonuna ilave edilen 26. Mektubun 1. Mebhası ile ilgili tüm bilgiler için [[Yirmi Altıncı Mektup]] sayfasına bakılabilir. | ||
| 14. satır: | 14. satır: | ||
* İnsan Allah'ın kudretinin en cami ve güzel mucizesi olduğundan meskeni olan yeryüzü semadan maddeten küçük olmasına rağmen mana ve sanat açısından bütün kâinatın kalbi ve merkezidir. | * İnsan Allah'ın kudretinin en cami ve güzel mucizesi olduğundan meskeni olan yeryüzü semadan maddeten küçük olmasına rağmen mana ve sanat açısından bütün kâinatın kalbi ve merkezidir. | ||
==İsimleri, Telifi, Neşri ve | ==İsimleri, Telifi, Neşri/Basımı, İçeriği, Tevafukları ve Gaybi İşaretlerle İlgili Bilgiler== | ||
===Diğer İsimleri=== | |||
===Telif Dili=== | |||
Türkçe | |||
===Telifiyle İlgili Bilgiler=== | |||
'''İçeriği | 15. Söz'ün de içinde olduğu Sözler 1927-1929 yılları, zeyli olan 26. Mektup’un Birinci Mebhası ise 1932-1934 yılları arasında Barla'da telif edilmiştir.<ref>https://risale.online/soru-cevap/risalelerin-telif-tarihleri</ref> | ||
===Neşriyle/Basımıyla İlgili Bilgiler=== | |||
Kur'an harfleriyle kitap basımının yasaklanması üzerine ilk başta elle çoğaltılan bu risale ancak 1956-1959 yıllarında matbaalarda büyük kitaplar basıldığında Latin harfleriyle basılan Sözler kitabının içinde yer almıştır. | |||
===İçeriği=== | |||
#Basamak: Meleklerin varlığı zaruridir | #Basamak: Meleklerin varlığı zaruridir | ||
#Basamak: Yer ve gök arasında şiddetli bir irtibat vardır | #Basamak: Yer ve gök arasında şiddetli bir irtibat vardır | ||
| 33. satır: | 40. satır: | ||
#Basamak: Yıldızların küçük bir türüyle şeytanların taşlanmasının 3 manası. | #Basamak: Yıldızların küçük bir türüyle şeytanların taşlanmasının 3 manası. | ||
===Uzunluğu=== | |||
Toplam 16 büyük sayfa | |||
*15. Söz: 7 büyük sayfa | |||
*Zeyli (26. Mektubun 1. Mebhası): 9 büyük sayfa | |||
===Ekleri=== | |||
'''Bu Risaleye Gaybi İşaretler | 26. Mektubun 1. Mebhası (Kur'an'ın insan sözü olmayıp Allah kelamı olduğuna ve Hz. Muhammed'in (asm) Allah’ın Resulü olduğuna dair şeytanın şüphelerini dağıtan bir ders içerir) | ||
===Bu Risaledeki Tevafuklar=== | |||
===Bu Risaleye Gaybi İşaretler=== | |||
==Risale-i Nur'da Derc Edildiği ve Benzer İçerikli Yerler== | ==Risale-i Nur'da Derc Edildiği ve Benzer İçerikli Yerler== | ||
| 52. satır: | 65. satır: | ||
==Risale-i Nur'da Nerede ve Nasıl Bahsedildiği== | ==Risale-i Nur'da Nerede ve Nasıl Bahsedildiği== | ||
===Bu Risalenin Telifi ve Adı Hakkındaki Bahisler=== | ===Bu Risalenin Telifi, Neşri ve Adı Hakkındaki Bahisler=== | ||
===Bu Risalenin Kıymeti Hakkındaki Bahisler=== | ===Bu Risalenin Kıymeti Hakkındaki Bahisler=== | ||
| 184. satır: | 197. satır: | ||
==Bu Risalede Geçen Darb-ı Meseller/Deyimler== | ==Bu Risalede Geçen Darb-ı Meseller/Deyimler== | ||
# | #Aklı gözüne inmek | ||
#Gözünü yummak | |||
#Taş atmak | |||
#Üzerine yağdırmak | |||
#Yüzüne çarpmak | |||
#Zihni darlaşmak | |||
==Bu Risalede Geçen Düstur, Kaide ve Tespitler== | ==Bu Risalede Geçen Düstur, Kaide ve Tespitler== | ||
| 202. satır: | 220. satır: | ||
# Gözünü aç, kafa fenerini bırak, gündüz gibi i’caz ışığı içinde şu âyetin manasını gör! O âyetin semasından bir hakikat yıldızı al, senin başındaki şeytana at, kendi şeytanını recmet! | # Gözünü aç, kafa fenerini bırak, gündüz gibi i’caz ışığı içinde şu âyetin manasını gör! O âyetin semasından bir hakikat yıldızı al, senin başındaki şeytana at, kendi şeytanını recmet! | ||
#Ey hakareti içinde mağrur ve mütemerrid ve ey zaaf ve fakrı içinde serkeş ve muannid olan cin ve ins! Nasıl cesaret edersiniz ki isyanınızla öyle bir Sultan-ı Zîşan’ın evamirine karşı geliyorsunuz ki yıldızlar, aylar, güneşler emirber neferleri gibi emirlerine itaat ederler. Hem tuğyanınızla öyle bir Hâkim-i Zülcelal’e karşı mübareze ediyorsunuz ki öyle azametli mutî askerleri var, faraza şeytanlarınız dayanabilseler onları dağ gibi güllelerle recmedebilirler. Hem küfranınızla öyle bir Mâlik-i Zülcelal’in memleketinde isyan ediyorsunuz ki ibadından ve cünudundan öyleleri var ki değil sizin gibi küçücük âciz mahlukları, belki farz-ı muhal olarak dağ ve arz büyüklüğünde birer adüvv-ü kâfir olsaydınız, arz ve dağ büyüklüğünde yıldızları, ateşli demirleri, şüvazlı nühasları size atabilirler, sizi dağıtırlar. Hem öyle bir kanunu kırıyorsunuz ki o kanun ile öyleler bağlıdır, eğer lüzum olsa arzınızı yüzünüze çarpar. Gülleler gibi küreniz misillü yıldızları üstünüze yağdırabilirler. | |||
==Bu Risalede Geçen Edebi ve Dikkat Çekici İfadeler== | ==Bu Risalede Geçen Edebi ve Dikkat Çekici İfadeler== | ||
| 209. satır: | 228. satır: | ||
==Bu Risalede Bahsi Geçen Şahıslar, Eserleri ve Eserlerinden Alıntılar== | ==Bu Risalede Bahsi Geçen Şahıslar, Eserleri ve Eserlerinden Alıntılar== | ||
# | #[[Adem (as)]]: Hem şu hikmet, zaman-ı Âdem’den beri meşhurdur ve ehl-i hakikat için meşhuddur. | ||
==Bu Risalede Bahsi Geçen Yerler== | |||
==Bu Risalede Bahsi Geçen Hadiseler== | |||
#[[Kulak Hırsızlığı]] | |||
#[[Meleklerin Müslümanların Yardımına Gelmesi]] | |||
#[[Peygamberimizin Hanımlarıyla Arasında Geçen Hadise]] | |||
==İlgili Resimler/Fotoğraflar== | ==İlgili Resimler/Fotoğraflar== | ||
03.45, 24 Ekim 2025 itibarı ile sayfanın şu anki hâli
Önceki Risale: On Dördüncü Söz ← Sözler → On Altıncı Söz: Sonraki Risale
Bu risaleyi okumak için On Beşinci Söz okuma sayfasına ve Kur'an hattı ile okumak için On Beşinci Söz (Kur'an Hattı) sayfasına gidin
On Beşinci Söz Bediüzzaman'ın 1 Mart 1927 tarihinden itibaren zorunlu ikamete tabi tutulduğu Barla'da telif ettiği eserlerdendir ve Sözler kitabının 15. risalesidir. Mülk suresinin "Andolsun ki biz, (dünyaya) en yakın olan göğü kandillerle donattık. Bunları şeytanlara atış taneleri yaptık ve onlara alevli ateş azabını hazırladık." mealindeki 5. ayetini ve melekler ile şeytanların mübarezeleri hakkındaki ayetleri tefsir ederek gökyüzündeki yıldız kaymalarının, Kur'an inmeye başlayınca vahye şüphe gelmemesi için şeytan ve cinlerin semaya yani gaybi haberlere kulak hırsızlığından menedilmelerine alâmet ve işaret olduğunu ders verir ve uzay bilimleriyle zihni darlaşan ve aklı gözüne inenlerin anlamakta zorlandığı bu hakikatı yedi basamak ile izah eder. Sözler'de 15. Söz'ün arkasında Kur'an'ın insan sözü olmayıp Allah kelamı olduğuna ve Hz. Muhammed'in (asm) Allah’ın Resulü olduğuna dair şeytanın şüphelerini dağıtan bir ders bulunur.
Not: Sözler'de bu risalenin sonuna ilave edilen 26. Mektubun 1. Mebhası ile ilgili tüm bilgiler için Yirmi Altıncı Mektup sayfasına bakılabilir.
Risale-i Nur'da Bu Konudaki Derslerin Özeti
- Bediüzzaman 28. Lema'nın 28. nüktesinin aynı hakikatten bahsettiğini beyan ederek ilk başlarda bu parçanın On Beşinci Söz’ün sona eklenmesini tavsiye etmiştir.
- İnsan Allah'ın kudretinin en cami ve güzel mucizesi olduğundan meskeni olan yeryüzü semadan maddeten küçük olmasına rağmen mana ve sanat açısından bütün kâinatın kalbi ve merkezidir.
İsimleri, Telifi, Neşri/Basımı, İçeriği, Tevafukları ve Gaybi İşaretlerle İlgili Bilgiler
Diğer İsimleri
Telif Dili
Türkçe
Telifiyle İlgili Bilgiler
15. Söz'ün de içinde olduğu Sözler 1927-1929 yılları, zeyli olan 26. Mektup’un Birinci Mebhası ise 1932-1934 yılları arasında Barla'da telif edilmiştir.[1]
Neşriyle/Basımıyla İlgili Bilgiler
Kur'an harfleriyle kitap basımının yasaklanması üzerine ilk başta elle çoğaltılan bu risale ancak 1956-1959 yıllarında matbaalarda büyük kitaplar basıldığında Latin harfleriyle basılan Sözler kitabının içinde yer almıştır.
İçeriği
- Basamak: Meleklerin varlığı zaruridir
- Basamak: Yer ve gök arasında şiddetli bir irtibat vardır
- Basamak: Yeryüzünde zıtlar bir arada bulunduğundan ihtilaf vardır ama sema sakin ve ahalisi itaatkardır.
- Basamak: Allah'ın mübareze kanunu vardır.
- Basamak: Habis ruhlar semaya gitmeye çalışırlar ve geri çevrilirler. Bu hadisenin şehadet aleminde bir alâmeti bulunacaktır.
- Basamak: Kur'an insan ve cinleri isyan etmemeleri konusunda şiddetle tehdit eder.
- Basamak: Yıldızların küçük bir türüyle şeytanların taşlanmasının 3 manası.
Uzunluğu
Toplam 16 büyük sayfa
- 15. Söz: 7 büyük sayfa
- Zeyli (26. Mektubun 1. Mebhası): 9 büyük sayfa
Ekleri
26. Mektubun 1. Mebhası (Kur'an'ın insan sözü olmayıp Allah kelamı olduğuna ve Hz. Muhammed'in (asm) Allah’ın Resulü olduğuna dair şeytanın şüphelerini dağıtan bir ders içerir)
Bu Risaledeki Tevafuklar
Bu Risaleye Gaybi İşaretler
Risale-i Nur'da Derc Edildiği ve Benzer İçerikli Yerler
- 6. Basamağında bahsi geçen cin ve insanların Allah'a isyanları hakkındaki dersin benzeri 25. Söz'dedir.
- 1. Basamakta kısaca değinilen melaike ve ruhaniyatın vücudları meselesi 29. Söz'de ve Nokta risalesinde ispat edilmiştir.
- Bediüzzaman 28. Lema'nın 28. nüktesinin aynı hakikatten bahsettiğini beyan etmiştir.
Risale-i Nur'da Nerede ve Nasıl Bahsedildiği
Bu Risalenin Telifi, Neşri ve Adı Hakkındaki Bahisler
Bu Risalenin Kıymeti Hakkındaki Bahisler
Bu Risaleye Atıflar
Mesela küre-i arz, ehl-i hikmet nazarıyla bakılsa hakikati şudur ki: Güneş etrafında mutavassıt bir seyyare gibi hadsiz yıldızlar içinde döner. Yıldızlara nisbeten küçük bir mahluk. Fakat ehl-i Kur’an nazarıyla bakıldığı vakit –On Beşinci Söz’de izah edildiği gibi– hakikati şöyledir ki: Semere-i âlem olan insan, en câmi’ en bedî’ ve en âciz en aziz en zayıf en latîf bir mu’cize-i kudret olduğundan, beşik ve meskeni olan zemin; semaya nisbeten maddeten küçüklüğüyle ve hakaretiyle beraber manen ve sanaten bütün kâinatın kalbi, merkezi; bütün mu’cizat-ı sanatının meşheri, sergisi; bütün tecelliyat-ı esmasının mazharı, nokta-i mihrakıyesi; nihayetsiz faaliyet-i Rabbaniyenin mahşeri, ma’kesi; hadsiz hallakıyet-i İlahiyenin hususan nebatat ve hayvanatın kesretli enva-ı sağiresinden cevvadane icadın medarı, çarşısı ve pek geniş âhiret âlemlerindeki masnuatın küçük mikyasta numunegâhı ve mensucat-ı ebediyenin süratle işleyen tezgâhı ve menazır-ı sermediyenin çabuk değişen taklitgâhı ve besatin-i daimenin tohumcuklarına süratle sümbüllenen dar ve muvakkat mezraası ve terbiyegâhı olmuştur.
(24. Söz)
Manasındaki belâgat-ı hârikadır.
…
Mesela, On Beşinci Söz’de ispat edilen şu misale bak:
فَبِاَىِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
يُرْسَلُ عَلَيْكُمَا شُوَاظٌ مِنْ نَارٍ وَ نُحَاسٌ فَلَا تَنْتَصِرَانِ
فَبِاَىِّ اٰلَٓاءِ رَبِّكُمَا تُكَذِّبَانِ
وَلَقَدْ زَيَّنَّا السَّمَٓاءَ الدُّنْيَا بِمَصَابٖيحَ وَجَعَلْنَاهَا رُجُومًا لِلشَّيَاطٖينِ
âyetlerini dinle bak ki ne diyor? Diyor ki: Ey acz ve hakareti içinde mağrur ve mütemerrid ve zaaf ve fakrı içinde serkeş ve muannid olan ins ve cin! Emirlerime itaat etmezseniz haydi elinizden gelirse hudud-u mülkümden çıkınız! Nasıl cesaret edersiniz ki öyle bir Sultan’ın emirlerine karşı gelirsiniz; yıldızlar, aylar, güneşler, emirber neferleri gibi emirlerine itaat ederler.
Hem tuğyanınızla öyle bir Hâkim-i Zülcelal’e karşı mübareze ediyorsunuz ki öyle azametli mutî askerleri var. Faraza şeytanlarınız dayanabilseler onları dağ gibi güllelerle recmedebilirler.
Hem küfranınızla öyle bir Mâlik-i Zülcelal’in memleketinde isyan ediyorsunuz ki cünudundan öyleleri var, değil sizin gibi küçük âciz mahluklar, belki farz-ı muhal olarak dağ ve arz büyüklüğünde birer adüvv-ü kâfir olsaydınız arz ve dağ büyüklüğünde yıldızları, ateşli demirleri size atabilirler, sizi dağıtırlar.
Hem öyle bir kanunu kırıyorsunuz ki onunla öyleler bağlıdır, eğer lüzum olsa arzınızı yüzünüze çarpar, gülleler gibi küreler misillü yıldızları üstünüze Allah’ın izniyle yağdırabilirler. Daha sair âyâtın manalarındaki kuvvet ve belâgatı ve ulviyet-i ifadesini bunlara kıyas et.
(25. Söz)
Melaike ve ruhaniyatın vücudu, insan ve hayvanların vücudu kadar kat’îdir, denilebilir. Evet, On Beşinci Söz’ün Birinci Basamak’ında beyan edildiği gibi: Hakikat kat’iyen iktiza eder ve hikmet yakînen ister ki zemin gibi semavatın dahi sekeneleri bulunsun ve zîşuur sekeneleri olsun ve o sekeneler, o semavata münasip bulunsun. Şeriatın lisanında, pek çok muhtelifü’l-cins olan o sekenelere melaike ve ruhaniyat tesmiye edilir.
(29. Söz)
Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâm dünyaya geldikten sonra, bâhusus veladet gecesinde, yıldızların düşmesinin çoğalmasıdır ki şu hâdise On Beşinci Söz’de kat’iyen bürhanlarıyla ispat ettiğimiz üzere; şu yıldızların sukutu, şeyatîn ve cinlerin gaybî haberlerden kesilmesine alâmet ve işarettir.
On Beşinci Söz namındaki bir risalede yedi basamak namında, yedi kat’î mukaddime ile وَلَقَدْ زَيَّنَّا السَّمَٓاءَ الدُّنْيَا بِمَصَابٖيحَ وَجَعَلْنَاهَا رُجُومًا لِلشَّيَاطٖينِ âyetinin ifade ettiği, yıldızlarla şeytan casuslarının semavattan ref’ ve tardı, öyle bir surette ispat edilmiş ki en muannid maddiyyunu dahi ikna eder, susturur ve kabul ettirir.
Yirmi Sekizinci Lem’a’nın Yirmi Sekizinci Nüktesi’nin aynı (fihristesi değil) On Beşinci Söz’ün âhirinde yazılsın. Çünkü ikisi aynı hakikatten bahsediyor.
Bu Risaledeki Tevafuklar
Bu Risale Hakkındaki Gaybi İşaretler
Bu Risale Hakkında Fihristte Geçen Kısım
وَلَقَدْ زَيَّنَّا السَّمَٓاءَ الدُّنْيَا بِمَصَابٖيحَ وَجَعَلْنَاهَا رُجُومًا لِلشَّيَاطٖينِ âyetinin mealinde ve melaike ile şeytanların mübarezeleri hakkındaki âyâtın, kozmoğrafyacıların dar akıllarına yerleşmeyen mühim bir sırrını, yedi basamak namıyla yedi muhkem hüccet ve metin bir mukaddime ile tefsir ediyor. Ve şu âyetin semasından evham-ı şeytaniyeyi recmedip tard eder.
Kur’an’ın kelâmullah ve Hazret-i Muhammed (asm) Allah’ın Resulü olduğunu mukni delillerle ispat eden, münazara tarzında yazılmış beliğ bir risaledir.
Diğer Bahisler
Risale-i Nur'daki Diğer Alakalı Yerler
Bu Risaledeki Temsiller/Misaller
Temsilde hata olmasın, görüyoruz ki nasıl ki bir padişahın daire-i hükûmeti itibarıyla ayrı ayrı pek çok unvanları, isimleri bulunur. Mesela, daire-i adliye onu “hâkim-i âdil” namıyla yâd eder. Daire-i askeriye onu “kumandan-ı a’zam” namıyla bilir. Daire-i meşihat onu “halife” ismiyle zikreder. Daire-i mülkiye onu “sultan” namıyla tanır. Mutî ahali ona “merhametkâr padişah” derler. Âsi insanlar ona “kahhar hâkim” derler. Daha bunlara kıyas et. İşte bazı vakit oluyor ki bütün ahali onun elinde olan o padişah-ı âlî; âciz, zelil bir âsiyi bir emir ile idam etmiyor. Belki “hâkim-i âdil” ismiyle onu mahkemeye gönderir. Hem muktedir hem sadık bir memurunu taltife liyakatini biliyor. Fakat hususi ilmiyle, hususi telefonuyla onu taltif etmiyor. Belki haşmet-i saltanat ve tedbir-i hükûmet unvanıyla mükâfata istihkakını teşhir etmek için bir meydan-ı müsabaka açar. Vezirine emreder, ahaliyi temaşaya davet eder. Bir istikbal-i siyasî yaptırır. Muhteşem bir imtihan-ı ulvi neticesinde, bir mecma-ı âlîde onu taltif eder, liyakatini ilan eder. Daha başka cihetleri bunlara kıyas et.
Bu Risalede Geçen Ayetler
Bkz. 15. Söz'de Geçen Ayetler Listesi
- Cin ve şeytanların melaikelerden kulak hırsızlığı yapmaya çalıştıkları bahsi Saffat 8 ayetinde geçer.
Bu Risalede Geçen Hadisler
- Risalede Nasıl Geçtiği: Bazı rivayatın işaratıyla ve intizam-ı âlemin hikmetiyle denilebilir ki bir kısım ecsam-ı seyyare, seyyarattan tut, tâ katarata kadar bir kısım melaikenin merakibidirler. Onlar bunlara izn-i İlahî ile binerler, âlem-i şehadeti seyredip gezerler.
Kaynağı: İhya-u Ulüm-id Din 4/121, Müsned-ül Firdevs 2/190
Kaynaklarda geçen şekli: Cenab-ı Allah melaikeleri Nur'dan halk buyurdu. Onlardan bazı melaikeler vardır ki, sinekten dahi küçüktürler. - Risalede Nasıl Geçtiği: Hem denilebilir ki bir kısım ecsam-ı hayvaniye, hadîste “Tuyûrun Hudrun” tesmiye edilen cennet kuşlarından tut, tâ sineklere kadar bir cins ervahın tayyareleridirler.
Kaynağı: Müslim, İmare, 121
Kaynaklarda geçen şekli: O yeşil kuşların Arşa bağlı kandilleri vardır. Cennette istedikleri yerde dolaşır, sonra da söz konusu kandillerine / özel yuvalarına dönerler
Cenab-ı Allah'ın Bu Risalede Geçen İsim, Sıfat ve Şuunatı
- Celal
- Cemal
- Cenab-ı Hak
- Ezel ve ebed Sultanı
- Fâtır-ı Zülcelal
- Hak
- Hakîm
- Hâkim-i Zülcelal
- Hâlık
- Hallakıyet
- Kadîr-i Zülcelal
- Mâlik-i Zülcelal
- Müdebbir
- Rab
- Rububiyet
- Sâni’-i Zülcemal
- Sultan-ı Zîşan
- Zat-ı Zülcelal
- رَبُّ السَّمٰوَاتِ وَ الْاَرْضِ
Meali: Semavat ve arzın rabbi
Peygamberimizin Bu Risalede Geçen İsim ve Sıfatları
- Nebi
Kur'an'ın Bu Risalede Geçen İsim ve Sıfatları
- Kur’an
- Kur’an-ı Hakîm
- Kur’an-ı Kerîm
Bu Risalede Geçen Salavatlar
Bu Risalede Geçen Dualar
- رَبِّ اَعُوذُ بِكَ مِنْ هَمَزَاتِ الشَّيَاطٖينِ
Meali: Rabbim! Şeytanların kışkırtmalarından sana sığınırım!
Bu Risalede Geçen Zikirler
- فَلِلّٰهِ الْحُجَّةُ الْبَالِغَةُ وَ الْحِكْمَةُ الْقَاطِعَةُ
Meali: Kesin delil ve kat'i hikmet, ancak Allah'ındır.
Bu Risalede Geçen Emir ve Tavsiyeler
- Gözünü aç, kafa fenerini bırak, gündüz gibi i’caz ışığı içinde şu âyetin manasını gör! O âyetin semasından bir hakikat yıldızı al, senin başındaki şeytana at, kendi şeytanını recmet!
Bu Risalede Geçen Darb-ı Meseller/Deyimler
- Aklı gözüne inmek
- Gözünü yummak
- Taş atmak
- Üzerine yağdırmak
- Yüzüne çarpmak
- Zihni darlaşmak
Bu Risalede Geçen Düstur, Kaide ve Tespitler
- Hüsün elbette bir âşık ister; taam ise aç olana verilir.
- Bazı ruhlar bazı hayvanların cisimlerine girip o cesetlerin duygularıyla Allah'ın cismani sanatını izler.
Aslı: Onlar, bunların içine emr-i Hak ile girerler, âlem-i cismaniyatı seyran edip o cesetlerdeki hâsselerin pencereleriyle cismanî mu’cizat-ı fıtratı temaşa ederler. - Sekene-i arz için semaya çıkmak için bir yol vardır.
- Yer yüzünde zıtlar beraber bulunur, bundan imtihan, ondan da terakki ve tedenni çıkar.
Aslı: Zeminde ezdad içtima etmiş, eşrar ahyara karışmış, içlerinde münakaşat başlamış; o sebepten ihtilafat ve ızdırabat düşmüş ve ondan imtihanat ve müsabakat teklif edilmiş ve ondan terakkiyat ve tedenniyat çıkmış. - Bir şeyin semeresi en uzak en cem’iyetli en nazik en ehemmiyetli cüzüdür.
- Daimî bir çeşme, vâridatsız büyük bir gölden daha büyük denilebilir
- İnsan ve cinlerin kuvvelerine sınır konulmadığından nihayetsiz terakki ve tedenniye mazhar olabilirler.
- Kur’an’da bazı mühim tahşidat vardır ki düşmanların kuvvetli olduğundan ileri gelmiyor. Belki haşmetin izharı ve düşman şenaatinin teşhiri gibi sebeplerden ileri geliyor.
- Gökyüzünde her parlayana “yıldız” denilir.
- Madem arzdan semaya gidip gelmek var. Semadan arza inip çıkmak oluyor.
Bu Risalede Geçen Halk Dili İfadeler
- Gözünü aç, kafa fenerini bırak, gündüz gibi i’caz ışığı içinde şu âyetin manasını gör! O âyetin semasından bir hakikat yıldızı al, senin başındaki şeytana at, kendi şeytanını recmet!
- Ey hakareti içinde mağrur ve mütemerrid ve ey zaaf ve fakrı içinde serkeş ve muannid olan cin ve ins! Nasıl cesaret edersiniz ki isyanınızla öyle bir Sultan-ı Zîşan’ın evamirine karşı geliyorsunuz ki yıldızlar, aylar, güneşler emirber neferleri gibi emirlerine itaat ederler. Hem tuğyanınızla öyle bir Hâkim-i Zülcelal’e karşı mübareze ediyorsunuz ki öyle azametli mutî askerleri var, faraza şeytanlarınız dayanabilseler onları dağ gibi güllelerle recmedebilirler. Hem küfranınızla öyle bir Mâlik-i Zülcelal’in memleketinde isyan ediyorsunuz ki ibadından ve cünudundan öyleleri var ki değil sizin gibi küçücük âciz mahlukları, belki farz-ı muhal olarak dağ ve arz büyüklüğünde birer adüvv-ü kâfir olsaydınız, arz ve dağ büyüklüğünde yıldızları, ateşli demirleri, şüvazlı nühasları size atabilirler, sizi dağıtırlar. Hem öyle bir kanunu kırıyorsunuz ki o kanun ile öyleler bağlıdır, eğer lüzum olsa arzınızı yüzünüze çarpar. Gülleler gibi küreniz misillü yıldızları üstünüze yağdırabilirler.
Bu Risalede Geçen Edebi ve Dikkat Çekici İfadeler
- Zira memleket geniş, fıtratları safi, kendileri masum, makamları sabittir.
Bu Risalede Bahsi Geçen Şahıslar, Eserleri ve Eserlerinden Alıntılar
- Adem (as): Hem şu hikmet, zaman-ı Âdem’den beri meşhurdur ve ehl-i hakikat için meşhuddur.
Bu Risalede Bahsi Geçen Yerler
Bu Risalede Bahsi Geçen Hadiseler
- Kulak Hırsızlığı
- Meleklerin Müslümanların Yardımına Gelmesi
- Peygamberimizin Hanımlarıyla Arasında Geçen Hadise
İlgili Resimler/Fotoğraflar
İlgili Maddeler/Kategoriler
- Sözler: 15. Söz'ün içinde olduğu büyük kitap
- 15. Söz'de Geçen Ayetler Listesi
Önceki Risale: On Dördüncü Söz ← Sözler → On Altıncı Söz: Sonraki Risale